16 Ocak 2008 Çarşamba

Böbrek kanserinin bilinen risk faktörleri

Böbrek kanserinin bilinen risk faktörleri:
Sigara Aile öyküsü Diet Yüksek tansiyon Şişmanlık Mesleki risk faktörleri: Çelik endüstrisi, petrol, kadmiyum, kurşun endüstrisi çalışanları ve asbestoza maruz kalanlarda böbrek kanseri riski artmaktadır. Radyasyon Diyaliz: Kronik böbrek yetmezliği nedeniyle uzun süreli hemodiyaliz programında olan hastalarda böbrek kisti ve böbrek kanseri riski daha fazladır. Genetik: Von Hippel-Lindau hastalığı genetik geçişli bir hastalık olup beraberinde iki taraflı böbrek ve diğer bazı organlarda kanser ortaya çıkması söz konusu olabilir. Bu hastalar ve ailesi yakından izlenmelidir. Böbrek kanserinin belirtileri Böbrek kanserleri erken dönemlerinde sıklıkla herhangi bir belirti veya şikayet oluşturmaz. Böbrek kanserinin büyümesi ile birlikte bazı belirtiler ortaya çıkabilir.Bunlar; İdrarda kan varlığı, gözle görülebilen kanama veya sadece idrar tahlilinde görülebilen mikroskobik kanama şeklinde olabilir. Böbrek bölgesinde muayenede ele gelen kitle İştahsızlık Kilo kaybı Tekrarlayan ateş Devamlı olabilen yan ağrısı Genel halsizlik ve kendini kötü hissetme Tansiyon yükselmesi, kan değerlerinde normalin altına inme (kansızlık) de böbrek kanserlerinde görülebilir.Yukarda bahsedilen belirtiler böbrek kanseri dışındaki hastalıklarda da gözlenebilir. Bu belirtileri olan kişiler doğru teşhis ve tedavi için en kısa zamanda bir üroloji uzmanına başvurmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki erken dönem böbrek kanserlerinde hiçbir belirti olmayabilir. Bu nedenle doktora başvurmak için yukarda bahsi geçen belirtilerin ortaya çıkması beklenmemelidir. Zira erken dönemde yakalanan böbrek kanserlerinin tedavi başarısı ve buna paralel olarak da tedavi sonrası yaşam süresi çok daha yüz güldürücü olur.Bobrekler, karin ust bolgesinde bulunan ve idrari olusturan bir cift organdir. Olusan idrar ureter adi verilen iki ince borucuk araciligiyla idrar kesesine aktarilir. Bobrekler sirtta gogus kafesinin iki yaninda yer alirlar ve kuvvetli sirt adaleleri ve alt kaburga kemiklerince dis etkilere karsi korunurlar. Etrafinda Gerota kilifi adi verilen kalinca bir kilifla kapli olup ayrica da ust yuzeyi tipki bir elmanin dis kirmizi kabugu gibi bir zarla kaplidir. Ana atardamar (Aorta)dan gelen bir damarla kanlanirken, toplayici damari ana toplar damarlara (Vena Kava) bosalir. Vucutta metabolizma sonrasi olusan zararli maddeleri ve fazla suyu idrar yoluyla uzaklastirmak ana gorevidir. Bunun yanisira kan basincini (tansiyon) ayarlamada ve kan yapiminda da rol oynarlar. Bobrek kanseri genellikle 50-70 yaslari arasinda ortaya cikar. Erkekte kadina gore 2-3 kat daha fazla gorulur. Bobrek kanserinin nedeni henuz tam olarak bilinmemektedir. Bobrek kanseri turlerini iyi huylu ve kotu huylu olmak uzere 2 guruba ayiririz. Bobrekte en sik gorulen kitle basit bobrek kistleridir. Bobrek kisti iyi huylu bir kitle olup kanserden tamamen farklidir. Cogu zaman raslantisal olarak ortaya cikan bobrek kistleri insan yasamini hicbir zaman tehdit etmez. Bobrek kisti saptanan hastalar gereksiz yere panige kapilirlar ve tedavi arayisi icine girerler. Gercekte bobrek kistleri cogu zaman tedaviyi bile gerektirmezler, yalnizca izlemek hemen daima yeterli olur. Bobrek kanseri ise kotu huylu bir kitle olup, bobrek kistlerinin aksine insan yasami icin tehdit olusturabilmektedir. Renal hucreli kanser, bobrekte kani suzen ve idrar olusturan dokulardan koken alir. Bobrek kanseri buyudukce etrafinda yer alan lenf bezeleri, karaciger, kalin barsak ve pankreasa yayilabilir. Bunun yaninda, ana tumorden kopan tumor parcalari vuCudun diger uzak taraflarina giderek yerlesebilir (Metastaz).Bobrek kanserinin bilinen risk faktorleri:-Sigara-Aile oykusu-Diet-Yuksek tansiyon-Sismanlik-Mesleki risk faktorleri: Celik endustrisi, petrol, kadmiyum, kursun endustrisi calisanlari ve asbestoza maruz kalanlarda bobrek kanseri riski artmaktadir.-Radyasyon-Diyaliz: Kronik bobrek yetmezligi nedeniyle uzun sureli-Hemodiyaliz programinda olan hastalarda bobrek kisti ve bobrek kanseri riski daha fazladir.-Genetik: Von Hippel-Lindau hastaligi genetik gecisli bir hastalik olup beraberinde iki tarafli bobrek ve diger bazi organlarda kanser ortaya cikmasi soz konusu olabilir. Bu hastalar ve ailesi yakindan izlenmelidir. Böbrek kanserinin tedavisi Böbrek tümörünün tedavisi hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve kanserin yayılım derecesine (evre) göre belirlenir. Böbrek kanserlerinde birinci basamak tedavi cerrahi yöntemle mevcut kanserli dokunun tamamen çıkarılmasıdır. Ancak unutulmamalıdır ki cerrahi ile tam tedavinin sağlanabilmesinde kanserin derecesi ve evresi çok önemlidir. Erken saptanabilen böbrek kanserlerinde cerrahi ile tam tedavi sağlama şansı oldukça yüksektir. Kanserin evresi, büyüklüğü ve sayısına göre değişmek üzere ya radikal operasyon ile böbrek, böbrek üstü bezi ve etrafındaki zar ve yağ tabakaları ile birlikte tamamen çıkartılır (radikal nefrektomi) yada kısmi olarak yalnızca tümörün çıkarılması (parsiyel nefrektomi) söz konusu olabilir. Cerrahi teknik cerrah tarafından belirlenmek üzere açık operasyon yada laparoskopik denilen kapalı yöntemle olabilir. Kalan böbrek normal ise, hastalıklı böbreğin alınması böbrek fonksiyonları açısından her hangi bir sorun yaratmaz. Cerrahi tekniğe bağlı olmak üzere hasta genellikle ameliyattan sonra 3-4 günde hastaneden çıkarılabilir. Hastaneden çıktıktan sonra rahatlıkla normal günlük aktiviteye geçilebilir. Çıkarılan örnekler histopatoloji yöntemiyle incelenir ve tümörün cinsi, karakteri ve yayılım derecesi belirlenir. Bu, hem tanıyı kesinleştirir hem de yayılım hakkında bilgi verir. Kanser Gerota kılıfı içinde ise hastaların büyük kısmında başka ek bir tedaviye gerek kalmaz. Eğer tümör kılıfın dışına çıkmışsa yada başka yerde de mevcutsa cerrahi sonrası ek bir tedavi gerekecektir. Ameliyattan sonra hastalığın derecesine göre gerekirse immünoterapi denilen ek bir tedavi yöntemine başvurulabilir. Biyolojik tedavi (immunoterapi): Aslında vücutta da doğal olarak üretilen savunma sisteminin silahları olarak nitelendirilebilecek maddelerin Dışarıdan vücuda verilmesi suretiyle biyolojik yapının daha iyi kullanılması ve güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu maddelerin uygulanması doktor tarafından belirlenen bir program dahilinde olmaktadır. Yan etkileri nedeniyle son derece dikkatli ve deneyimli merkezlerde uygulanması uygundur. Biyolojik tedavi sırasında hasta yan etkilerinin izlenebilmesi için çoğu kez hastanede kalır. Bu tedaviler yan etki olarak kas ağrısı, halsizlik, dikkat kaybı, ateş, kusma ve ishale neden olabilir. Hastalar genelde kendilerini çok yorgun hissederler. Bazılarında deri dökülmesi olur. Bu problemler çok ciddi olabilir ama tedavi bitince bu etkiler kaybolur. Kemik tutulumu olan hastalarda bölgesel ışın tedavisinden de (Radyoterapi) faydalanılır. Radyasyon tedavisi: Radyasyon tedavisi vücut dışındaki radyoaktif bir kaynaktan gelen yüksek enerji içeren ışınların kanser hücrelerini öldürmek için kullanılmasına dayanır. Kemoterapi: Kemoterapi kanserli hücreleri öldürmek için ilaç kullanılmasıdır. Diğer bir çok kanserde etkili olmasına rağmen böbrek kanserinde çok sınırlı bir etki gösterir. Buna rağmen araştırmacılar yeni ilaç ve ilaç kombinasyonlarını denemektedirler. Hormon tedavisi: Hormonlarla hücrenin büyümesi kontrol altına alınmaya çalışılır. Hormon tedavisi ilerlemiş böbrek kanserlerinde kullanılır. Akılda tutulması gereken önemli bir nokta da böbrek kanserlerinde cerrahi tedavi sonrası uzun yıllar boyunca düzenli takiplerin hastalığın kontrolü açısından önemli olduğudur.

Hiç yorum yok: